İkinci El ve Pazaryeri Alım-Satımında Haklar: Ayıplı Ürün ve Satıcı Sorumluluğu
02.11.2025 23:21 · Şikayet Merkezi · 9 kez okundu
İkinci El ve Pazaryeri Alım-Satımında Haklar: Ayıplı Ürün ve Satıcı Sorumluluğu
Dijital ekonominin büyümesiyle birlikte ikinci el ürünlerin alım-satımı artık yalnızca sokak pazarlarında veya mağazalarda değil, çevrimiçi pazaryerleri ve uygulamalar aracılığıyla da yapılmaktadır. Sahibinden, Letgo, Trendyol, Hepsiburada, Dolap, ÇiçekSepeti, Facebook Marketplace gibi platformlar, milyonlarca kişiyi satıcı ve alıcı olarak bir araya getirmektedir. Ancak, bu kolaylık beraberinde ciddi hukuki soruları da getirmektedir. Özellikle ürünün ayıplı çıkması, teslim edilmemesi veya tanıtımdaki özellikleri taşımaması gibi durumlarda, alıcının ne gibi haklara sahip olduğu sıkça tartışılmaktadır. Bu makale, ikinci el ve pazaryeri alım-satımında tüketicinin korunmasına ilişkin tüm hukuki çerçeveyi kapsamlı biçimde açıklamaktadır.
Pazaryeri Satışlarında Hukuki Statü: Kim Satıcı, Kim Aracı?
İlk olarak, bir ürünün pazaryeri platformu üzerinden satın alınması hâlinde, platformun hukuki statüsünün belirlenmesi gerekir. Pazaryeri siteleri genellikle “aracı hizmet sağlayıcı” sıfatıyla faaliyet gösterir. Yani, alıcı ile satıcıyı buluşturur ancak satış sözleşmesinin tarafı değildir. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a göre, aracı hizmet sağlayıcılar yalnızca satışa aracılık eder, ürünün sahibi veya garantör konumunda değildir. Bununla birlikte, bu platformlar satıcıların kimlik bilgilerini açık biçimde paylaşmak, satış kayıtlarını tutmak ve tüketici şikayetlerine yanıt vermekle yükümlüdür.
Dolayısıyla, bir ürün ayıplı çıktığında sorumluluk doğrudan satıcıya aittir. Ancak satıcının kimliğinin gizli tutulduğu veya platformun “kendi adına satış” yaptığı durumlarda, tüketici hem satıcıya hem de platforma başvurabilir. Nitekim son yıllarda Yargıtay, bazı pazaryerlerinin fiilen satıcı gibi davrandığını ve bu nedenle tüketiciyle birlikte sorumluluk taşıdığını kabul etmektedir.
İkinci El Ürünlerde “Ayıplı Mal” Kavramı
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, ayıplı malı “sözleşmeye konu olan malın, taraflarca kararlaştırılmış niteliklere sahip olmaması” şeklinde tanımlar. Bu tanım, yalnızca yeni ürünler için değil, ikinci el mallar için de geçerlidir. İkinci el bir ürünün ayıplı sayılması için şu şartlardan biri yeterlidir:
- Ürün tanıtımında belirtilen özelliklere sahip değildir.
 - Normal kullanım amacını yerine getirmemektedir.
 - Satıcı, ürünün önemli bir kusurunu gizlemiştir.
 - Alıcıya sunulan bilgiler eksik veya yanıltıcıdır.
 
Örneğin, “sıfır ayarında” denilerek satılan bir telefonun kasasında darbe izleri bulunuyorsa veya bataryası orijinal değilse, bu durum ayıplı mal olarak değerlendirilir. Aynı şekilde, “çalışır durumda” denilerek satılan bir elektronik eşya teslimden sonra çalışmıyorsa, alıcı ayıplı ürün nedeniyle iade veya bedel indirimi talep edebilir.
Tüketici İşlemi Sayılan Satışlar ve Yasal Koruma
Her ikinci el satış tüketici işlemi sayılmaz. Hukuken bir işlemin “tüketici işlemi” sayılması için satıcının ticari veya mesleki faaliyet kapsamında satış yapıyor olması gerekir. Örneğin, bireyler arasında yapılan (C2C – consumer to consumer) satışlarda Tüketici Kanunu değil, Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Buna karşın, pazaryerlerinde düzenli satış yapan bireyler, fiilen “tacir” statüsüne yaklaşabilir. BDDK ve Ticaret Bakanlığı, 2022’den bu yana bu tür düzenli satış yapan kişilerin vergi ve ticari sorumluluklarını da takip etmektedir.
Eğer satış, ticari bir satıcı tarafından yapılmışsa, alıcı tam anlamıyla “tüketici” olarak korunur. Bu durumda cayma hakkı, garanti, ayıplı mal bildirimi ve hakem heyeti başvurusu gibi tüm haklar devreye girer. Ancak bireyler arasındaki satışlarda bu hakların kapsamı daha sınırlıdır.
Ayıplı Ürünlerde Alıcının Seçimlik Hakları
Ayıplı ürünle karşılaşan alıcı, Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesine göre dört temel seçimlik hakka sahiptir:
- Satış sözleşmesinden dönerek bedelin iadesini istemek,
 - Ürünü elinde tutup bedelden indirim talep etmek,
 - Ayıpsız misliyle değiştirilmesini talep etmek,
 - Ücretsiz onarım talep etmek.
 
Tüketici bu haklardan birini serbestçe seçebilir. Ancak ikinci el ürünlerde “ayıpsız misliyle değişim” çoğu zaman mümkün değildir; çünkü ürün tekil niteliktedir. Bu durumda genellikle bedel indirimi veya sözleşmeden dönme (iade) hakkı tercih edilir. İade durumunda satıcı, ürün bedelini en geç 14 gün içinde iade etmekle yükümlüdür.
İspat Yükü ve Satıcının Sorumluluk Süresi
Yeni ürünlerde ispat yükü, teslim tarihinden itibaren ilk 6 ay boyunca satıcıya aittir. Yani, ürün bu süre içinde arızalanırsa, satıcının kusursuz olduğunu kanıtlaması gerekir. Ancak ikinci el ürünlerde bu süre 6 ay yerine 3 aydır. Bu süre içinde ortaya çıkan her arıza veya kusur, “ayıplı mal” kabul edilir ve satıcı sorumludur.
İkinci el satışlarda da “gizli ayıp” kavramı geçerlidir. Ürün teslim edildiğinde gözle görülmeyen ancak sonradan ortaya çıkan kusurlar, gizli ayıp sayılır. Satıcı, ürünü teslim ederken kusuru bilmesine rağmen alıcıya söylememişse, bu durumda sorumluluktan kurtulamaz. Hatta “ayıp gizlendiği” için alıcı, teslimden aylar sonra bile iade hakkını kullanabilir.
Pazaryeri Üzerinden Alınan Ürünlerde Şikayet ve Başvuru Yolları
Platform Üzerinden Şikayet Mekanizması
Birçok pazaryeri, kendi iç şikayet ve çözüm mekanizmasını işletir. Trendyol, Hepsiburada ve N11 gibi platformlarda alıcı, ürünü teslim aldıktan sonra 14 gün içinde iade talebi oluşturabilir. Eğer satıcı bu talebi reddederse, tüketici doğrudan Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru yapabilir. Platformlar, bu tür uyuşmazlıklarda “aracı” konumunda olsa da, sistemlerinde yer alan iletişim kayıtlarını sunmakla yükümlüdür.
Tüketici Hakem Heyeti Başvurusu
6502 sayılı Kanun gereği, ayıplı mal uyuşmazlıklarında tüketici lehine en önemli yol Tüketici Hakem Heyeti’dir. 2025 yılı itibarıyla 104.000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda başvuru ücretsizdir ve e-Devlet üzerinden yapılabilir. Başvuruda ürünün fatura, ekran görüntüsü, sipariş kaydı ve satıcı iletişim bilgileri gibi belgeler eklenmelidir. Hakem Heyeti, 6 ay içinde karar vermekle yükümlüdür ve karar, mahkeme kararı gibi bağlayıcıdır.
Arabuluculuk ve Mahkeme Aşaması
Uyuşmazlık tutarı belirlenen sınırı aştığında, Tüketici Mahkemesi’nde dava açılması gerekir. Dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk süreci tamamlanmalıdır. Arabuluculukta uzlaşma sağlanamazsa mahkeme süreci başlar. Mahkeme, ürünün kusurlu olduğunu tespit ederse, bedel iadesi veya değişim kararı verebilir. Ayrıca, satıcı kötü niyetli bulunursa, alıcı lehine manevi tazminata da hükmedilebilir.
Bireyden Bireye (C2C) Satışlarda Hak Arama Yolları
Bireyler arasında yapılan satışlarda (örneğin Letgo veya Facebook üzerinden) satıcı ticari bir işletme olmadığı için Tüketici Kanunu doğrudan uygulanmaz. Bu durumda Türk Borçlar Kanunu devreye girer. Alıcı, “ayıplı mal” hükümlerine dayanarak satıcıya karşı dava açabilir. Ancak süreç daha uzun ve ispat yükü daha ağırdır. Alıcı, satıcının ürünü bilerek kusurlu sattığını veya kusuru gizlediğini kanıtlamak zorundadır.
Bu tür satışlarda, ürünün detaylı fotoğrafları, mesaj kayıtları ve ilan metni büyük önem taşır. Örneğin satıcı “hiç kullanılmadı” diyerek satmışsa ancak ürün bariz şekilde kullanılmışsa, bu durumda satıcı dürüstlük kuralına aykırı davranmış olur. Bu tür durumlar, hem iade hakkını doğurur hem de dolandırıcılık kapsamında değerlendirilebilir.
Garanti ve İkinci El Ürünlerde Geçerliliği
Garanti süresi, kural olarak ürünün ilk satıldığı tarihten itibaren başlar. Ancak garanti belgesi devredilebilir nitelikteyse, ikinci el alıcı da kalan garanti süresinden yararlanabilir. Örneğin, 2 yıl garantili bir cep telefonu 8 ay sonra ikinci kişiye satıldığında, yeni alıcı kalan 16 ay için garanti hakkına sahiptir. Bunun için garanti belgesinin veya fatura kopyasının satıcıdan alınması gerekir. Eğer garanti belgesi yoksa, üretici firma bazen IMEI veya seri numarasına göre garanti kaydı oluşturabilir.
Yetkisiz Servis Müdahalesi
İkinci el ürünlerde sık karşılaşılan bir sorun, ürünün daha önce yetkisiz bir serviste onarım görmesidir. Bu durumda üretici garanti kapsamında işlem yapmayabilir. Satıcı, ürünü “garantili” olarak tanıtmışsa ancak cihaz yetkisiz müdahale görmüşse, bu da ayıplı mal kapsamına girer. Alıcı, bedel iadesi veya değer indirimi talep edebilir.
Pazaryerlerinin Sorumluluk Sınırları
Aracı platformlar, mevzuat gereği “aracı hizmet sağlayıcı” konumundadır. Ancak bazı durumlarda bu sınır bulanıklaşabilir. Eğer platform, satıcı adına tahsilât yapıyor, fatura kesiyor veya kendi deposundan sevkiyat gerçekleştiriyorsa, artık sadece aracı değil, aynı zamanda satıcı konumundadır. Bu durumda, ürünün ayıplı çıkması hâlinde tüketici hem satıcıya hem de platforma karşı talepte bulunabilir. Yargıtay, 2021 tarihli bir kararında, “ürün kendi lojistik ağıyla teslim edilen ve ödemesi platform aracılığıyla tahsil edilen” durumlarda, platformun da sorumluluğunu kabul etmiştir.
Pazaryeri Kullanıcılarının Pratikte Dikkat Etmesi Gerekenler
- Satıcının profilini kontrol edin. Sık satış yapan kullanıcılar genellikle ticari satıcıdır.
 - Ürünün açıklamasını ve fotoğraflarını detaylı inceleyin. Eksik bilgi varsa mutlaka sorun.
 - Ürün elinize geçtikten sonra mümkünse video kaydıyla açın. Bu kayıt, iade sürecinde delil olur.
 - Platform dışı ödeme yöntemlerinden (havale, kapıda nakit vb.) kaçının.
 - İade süresi dolmadan satıcıyla iletişime geçin ve yazılı kayıt bırakın.
 - Ürün size ulaşmazsa veya eksik gelirse, platformun destek hattına hemen bildirin.
 - İade kabul edilmiyorsa, e-Devlet üzerinden Tüketici Hakem Heyeti başvurusu yapın.
 
İkinci El Araç, Gayrimenkul ve Koleksiyon Ürünlerinde Farklılıklar
İkinci El Araç Satışlarında Ayıp Kavramı
İkinci el otomobil satışlarında ayıp, genellikle aracın geçmişiyle ilgilidir. Pert kayıtlı, kilometresi düşürülmüş veya ağır hasarlı araçların bu durumları gizlenirse, satıcı “gizli ayıp”tan sorumlu olur. Noter satış sözleşmesinde bu bilgiler yer almıyorsa, alıcı aracı iade edebilir veya bedel indirimi talep edebilir. Bu tür uyuşmazlıklarda oto ekspertiz raporu, bilirkişi raporu yerine geçebilecek önemli bir delildir.
Gayrimenkul Satışlarında Ayıplar
Gayrimenkulde ayıp, yalnızca fiziksel eksikliklerle sınırlı değildir. İmar durumu, ruhsat eksikliği veya taşınmazın başkasına ait olması gibi hukuki ayıplar da vardır. Satıcı, bu ayıpları biliyor ancak alıcıya bildirmiyorsa, tazminat sorumluluğu doğar. Ayrıca, pazaryeri platformlarında gayrimenkul satışı yapanlar da aynı sorumluluk rejimine tabidir.
Koleksiyon ve Antika Ürünlerde Ayıp Değerlendirmesi
Koleksiyon ürünlerinde “özgünlük” en önemli kriterdir. Bir tablo, imza, imzalı kitap veya antika ürün sahte çıkarsa, alıcı “ayıplı mal” hükümlerine dayanarak iade isteyebilir. Bu durumda bilirkişi incelemesi, ürünün orijinalliğini belirler. Satıcının sahte olduğunu bilmeden satış yapması, kusursuz sorumluluğu ortadan kaldırmaz; çünkü satıcı, sattığı ürünün niteliğini bilmekle yükümlüdür.
Son Dönem Düzenlemeler ve E-Ticaret Kanunu Değişiklikleri
2023 ve 2024 yıllarında yürürlüğe giren e-ticaret düzenlemeleriyle birlikte, pazaryerlerinin yükümlülükleri önemli ölçüde arttı. Artık aracı hizmet sağlayıcılar, satıcı bilgilerini açıkça göstermek, şikayetleri kayıt altına almak ve çözüm süresini tüketiciyle paylaşmak zorunda. Ayrıca, sahte ürün satışını engellemek için satıcı kimlik doğrulaması zorunlu hâle getirildi. Bu sayede, tüketicinin satıcıya ulaşması ve yasal işlem başlatması daha kolay hale geldi.
Genel Değerlendirme
İkinci el ve pazaryeri alım-satımında tüketici hakları, klasik ticaret kurallarından farklı bir yapıya sahiptir. Ayıplı mal, gizli kusur, iade, garanti ve misliyle değişim kavramları artık yalnızca fiziksel mağazalar için değil, dijital ortamda yapılan her satış için geçerlidir. Tüketici, ayıplı ürünle karşılaştığında korkmadan hakkını aramalı, belgelerini eksiksiz saklamalı ve yasal süreci kararlılıkla yürütmelidir. Satıcılar ise dürüstlük kuralına uygun davranarak şeffaf bilgi vermeli, aksi hâlde hem hukuki hem de cezai yaptırımlarla karşılaşabileceğini bilmelidir. Pazaryerleri için ise bu yeni dönem, sadece aracılık değil, güveni yöneten bir sistem olma sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.